İSTANBUL (İGFA) – Savaşların sona ermesi ile dalın 2025’in ikinci yarısından itibaren süratle büyümeye başlayacağını belirten Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Başkanı Zeki Sarıbekir, 2030 yılına kadar güçlü bir hareket yaşanmasını beklediklerini söyledi.
Türkiye’nin ambalajda çok kıymetli bir ülke olduğunun altını çizen Sarıbekir, yeni pazarların yanında asıl olarak Avrupa’ya ve yakın pazarlara ağırlaşarak 10 milyar dolarlık ihracat gayesine ulaşacaklarını kaydetti. Hudutta karbon düzenlemesi konusuna da değinen Sarıbekir, Türkiye’nin, hem ambalaj bölümünün yüksek ahenk gücü hem de ana pazarlara yakınlığı sebebiyle değerli avantajlar sağlayabileceğine dikkat çekti.
Hem bölgenin hem de dünyanın kıymetli üreticileri ortasında yer alan Türk ambalaj dalı 2025 yılına büyük beklentilerle başlıyor.
Sektördeki son gelişmeleri pahalandıran Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Başkanı Zeki Sarıbekir, özellikle 2025 ikinci yarısı ve sonrasından çok umutlu olduklarını belirtti. Türkiye’nin etrafındaki savaş ortamının yavaş yavaş sona erdiğini kaydeden Sarıbekir, “Suriye’deki savaş bitti, Ukrayna-Rusya Savaşı da kesinlikle bitecektir. Bunların akabinde o ülkelerde önemli bir inşaat faaliyeti başlayacak. İnşaat kesimi dediğimiz de boya başta olmak üzere ambalajdır. Ayrıyeten marketlerdeki besin rafları da dolmaya başlayacak. Ben 2025 ve sonrası için çok ümitliyim. İktisatta tekrar boğa piyasasına döneceğimizi ve 10 yıl boyunca bir yükselişin yaşanacağını düşünüyorum. Bu da ambalaj kesimini çok olumlu bir formda etkileyecektir.” dedi.
Ambalaj dalında maksat olarak belirledikleri 10 milyar dolar ihracat sayısına 2030 gelmeden ulaşacaklarına inandıklarını söz eden Sarıbekir, dalın toplam büyüklüğünün de 30 milyar dolara yükseleceğini belirtti.
YAKIN PAZARLAR ÇOK DAHA ÖNEMLİ
İhracat pazarlarında son devirlerin öne çıkan mevzularının başında ‘nearshoring’ kavramının geldiğini ve bunun da üretimin yahut tedariğin tüketim pazarlarına yakın yerlere pozisyonlandırılması olduğuna dikkat çeken Sarıbekir, “Ambalaj bölümünde ihracatımızın yüzde 70’ini yanı başımız olan Avrupa’ya yapıyoruz. Hasebiyle elimizde nearshoring kavramını en güzel uygulayacağımız Avrupa pazarı var. Çin, varlıklı Avrupa’ya jenerasyon yolla ulaşmaya, diğer firmalar diğer ülkelere ulaşmaya çalışıyor. Avrupa 15 milyar dolar büyüklüğüne ulaşmış gayrı safi ulusal hasılası ile dünyanın en varlıklı ve en değerli bölgelerinden biri. Bizim de birinci gayemiz, halihazırda en fazla ihracatı yaptığımız yakın pazar Avrupa olmalı ve buraya ihracatımızı daha da artırmalıyız. Bunun dışında savaş sonrası Rusya ve Ukrayna farklı başka birer potansiyel olacaktır. Aşağıda da Orta Doğu’yu ihracat stratejilerimiz kapsamında etraf pazarlarımız olarak görüyoruz. Uzak pazarlar kapsamında Amerika’da kıymetli fırsatlar görüyoruz lakin birinci maksadımız Türkiye’nin etrafındaki yakın pazarlar olmalı. Evvel yakın coğrafyamızı besleyelim. Eldeki kuş, kısımdaki kuştan her vakit daha kıymetlidir.” diye konuştu.