İSTANBUL (İGFA) – Düzenli ve derin uykunun beyin sıhhati için kritik değer taşıdığını belirten uzmanlar, beynin uyku sırasında bilgileri işleyip toksinlerden arındığını söylüyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Barış Metin, tertipli ve derin uykunun beyin sıhhati için kıymetinden bahsetti ve uyku bozukluklarının teşhis ve tedavisi için yapılabileceklere değindi.
Uyku, beynin kendini yenilediği bir süreç…
Uykunun, vücudumuz için dinlenme süreci üzere görünse de, beynimiz için epeyce etkin geçen bir periyot olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Barış Metin, “Beyin, uyku sırasında gün içinde aldığı bilgileri işler, anıları pekiştirir ve hücresel tamiratlar gerçekleştirir.” dedi.
Özellikle derin uyku evresinde beyin hücrelerinin toksinlerden arınırken, düş gördüğümüz REM uykusunda öğrenme ve duygusal düzenleme süreçlerinin sürat kazandığını aktaran Metin, beynimizin uyku sırasında farklı bir biçimde çalışarak kendini yenilediğini söyledi.
Kronik uykusuzluk nörodejeneratif hastalıklara taban hazırlayabilir!
Düzenli uykunun, beyin sıhhati için kritik bir rol oynadığına vurgu yapan Prof. Dr. Barış Metin, “Kronik uykusuzluk, hafıza sorunlarına yol açabilir, öğrenmeyi zorlaştırabilir ve uzun vadede nörodejeneratif hastalıklara taban hazırlayabilir.” dedi.
Parkinson ve Alzheimer üzere hastalıklarla uyku düzensizliği ortasında güçlü bir bağlantı bulunduğuna işaret eden Metin, “Örneğin, Alzheimer hastalığında beyinde beta-amiloid ismi verilen toksik protein birikimi gözlemlenir ve bu proteinler, derin uyku sırasında temizlenir. Benzeri halde, Parkinson hastalarında REM uyku bozuklukları erken devir belirtilerden biri olabilir.” formunda konuştu.
Uyku-uyanıklık döngüsünü farklı faktörler belirleyebilir…
Vücudumuzun uyku-uyanıklık döngüsünü yöneten biyolojik bir saati olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Barış Metin, “Hipotalamusta bulunan suprachiasmatic nucleus (SCN) isimli yapı, ışık düzeylerini algılayarak melatonin üretimini düzenler. Bu ritim bireyden bireye değişebilir ve bu nedenle birtakım beşerler sabah erken saatlerde daha enerjik olurken, kimileri gece geç saatlerde daha verimli çalışabilir. Genetik yatkınlık, çevresel faktörler ve hayat stili da bu durumu etkileyebilir.” açıklamasını yaptı.
Rüya eksikliği gerilim düzeylerinin arttırabilir…
Rüyaların ise, beynin duygusal ve bilişsel süreçleri düzenlediği kritik bir etap olduğunu lisana getiren Prof. Dr. Barış Metin, “REM uykusu sırasında görülen hayaller, hafıza konsolidasyonu, sorun çözme yetenekleri ve duygusal sürece ile bağlantılıdır.” dedi.
Araştırmaların, düş görmenin travmatik anıları işleyerek duygusal güzelleşmeye katkıda bulunabileceğini gösterdiğini kelamlarına ekleyen Metin, hayal eksikliği yaşayan bireylerde ise gerilim düzeylerinin arttığı ve öğrenme kapasitesinin düştüğünün gözlemlendiğine dikkat çekti.
Uyku laboratuvarında yapılan testler uyku bozukluğu problemlerini ortaya çıkarır
Uyku bozukluklarını teşhis etmek ve tedavi süreçlerini yönlendirmek için uyku laboratuvarlarında çeşitli testler uygulandığını tabir eden Prof. Dr. Barış Metin, “Uyku laboratuvarında gerçekleştirilen polisomnografi, CPAP titrasyonu, uyku EEG ve Çoklu Uyku Latans Testi (MSLT) üzere testler, bireylerin farkında olmadan yaşadığı uyku bozukluklarını ortaya çıkarır.” dedi.