İSTANBUL (İGFA) – Ramazan ayında tutulan oruç, bedendeki pek çok hayati sistemde değerli değişikler meydana getirebiliyor.
Mide ve bağırsaklar başta olmak üzere karaciğer ve pankreasın da bu müddette rahat edeceğini vurgulayan Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Zülfikar Polat, “Bu artıların yanı sıra, günlük sıvı muhtaçlığının karşılanamamasıyla dehidratasyon üzere birtakım risklerden de bahsetmek gerekir. Tıpkı vakitte reflü, gastrit ve ülser üzere mide hastalarında açlık ile mide sorunları artış gösterebilir yahut kronik hastalıkları olan şahıslar ise almaları gereken ilaçları alamayacakları için şikayetleri şiddetlenebilir” dedi.
REFLÜ HASTALARI ORUÇ KARARINI DOKTORA DANIŞMALI
Oruç tutarken genel sıhhatin riske atılmaması ve bilhassa kimi hasta kümelerinin çok dikkatli olması gerektiğinin altını çizen Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Zülfikar Polat, “Örneğin hamilelik sürecindeki anne adaylarının yetersiz beslenmesi bebeğin gelişimini olumsuz tarafta tesirler. Bu nedenle oruç tutacak hamilelerin iftar ve sahur sofraları hem istikrarlı hem de güçlü olmalıdır. Susuzluk nedeniyle ağır böbrek hastalarına da oruç tutmaları önerilmezken, hafif olaylara iftar ve sahurda bol su içmesi koşuluyla müsaade verilebilir” dedi.
Gastrit, ülser, reflü ve kronik hastalıkları olan bireylerin doktor görüşü almadan kesinlikle oruç tutmamaları gerektiğini belirten Prof. Dr. Zülfikar Polat, uzun müddet aç kalmak, mide asidini artırarak ülser ve kanama üzere sıkıntılara neden olabileceğini, bu nedenle reflü hastalarının da bu devirde yediklerine çok dikkat etmesi gerektiğinisöyledi. Yapılan yanlışlardan birinin de sahurda tok tutması için yenilen ağır hamur işlerinden uzak durulması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Polat, “Reflü için en sakıncalı durum yemek yedikten sonra çabucak yatmaktır. Zira yemek yedikten sonra yatma durumuna geçilirse mide asidi yemek borusundan üste yanlışsız kaçabilir bu da çeşitli rahatsızlıklara yol açar. Kronik kabızlık çeken hastaların da çok dikkatli olması gerektiğini lisana getiren Polat, “Bu hastalar kâfi su tüketimine ve lifli besinlerden varlıklı yiyecekler seçmeye ihtimam göstermeli. Ramazan ayını rahat atlatmak için iftarda zeytinyağlı bir zerzevat yemeği, sahurda ise bir kâse yoğurt içinde; kepek, yulaf, keten tohumu ve kayısı ya da erik kurusu tercih edebilirler” diye konuştu.
Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Zülfikar Polat, oruç tutmanın 8 yararını ise şöyle sıraladı:
- Oruç tutmak; bedeni, yağları güç kaynağı olarak kullanmaya zorlar bu da yağ yakımını hızlandırır. Kan şekerini dengeleyerek insülini düşüren oruç tıpkı vakitte, kandaki yağ kıymetlerini de olması gereken düzeye çeker. İnsülinin düşmesi sonucu kolesterol da denetim altına alınır.
- Oruç, insülin düzeyini düşürerek büyüme hormonlarının salgılanmasını da artırır.
- Tüm bu yararların yanında kilo denetimine de yardımcı olarak kalbi güçlendirir ve kalp hastalıkları riskini azaltabilir.
- Oruç tutarken yemek yemeğe ayrılan müddet kısıtlandığı için toplam kalori ölçüsü azalır ve kilo kaybı oluşur.
- Oruç, bedendeki enflamasyonu azaltıcı özelliğe sahiptir.
- Oruç, bedeni dinlendirir ve hücrelerin yenilenmesini dayanaklar bu da bağışıklık sistemini güçlendirir.
- Oruç tutmak manevi huzura katkı sağlayacağı için ruhsal olarak rahatlamayı takviyeler, gerilimi azaltır.
- Açlık ve susuzluğa dayanmak şahsî iradeyi güçlendirerek daha sabırlı biri olmaya katkı sağlar.