İSTANBUL (İGFA) – Sulak alanlar, gezegenin en fazla biyolojik çeşitliliğe sahip ve üretken ekosistemleri ortasında. Lakin, Türkiye’nin sulak alanları drenaj, kirlilik, sürdürülebilir olmayan su kullanımı ve iklim değişikliği nedeniyle süratle yok oluyor.
Geçtiğimiz yüzyılda Türkiye, sulak alanlarının yaklaşık yüzde 60’ını kaybederken, bu durum yaban hayatını, lokal geçim kaynaklarını ve tatlı su güvenliğini de tehlikeye attı.
Proje Evi’nin imzacısı olduğu Sulak Alan Hakları Üniversal Beyannamesi Sulak Alan Bilim İnsanları Birliği (Society of Wetland Scientists – SWS) ile SWS İklim Değişikliği ve Sulak Alanlar Teşebbüsü aracılığıyla, bilim insanları, iklim bilimci ve avukatlardan oluşan bir küme tarafından geliştirildi. Bunun sonunda da SWS Sulak Alan Hakları Teşebbüsü oluşturuldu.
Proje Konutu, Beyannameyi imzalayarak, sulak alanların var olma, gelişme ve restore edilme hakkına sahip olduğunu kabul ediyor. Bu beyanname klasik müdafaa yaklaşımlarının ötesine geçiyor ve sulak alanların sırf insan kullanımı için kaynak olarak görülmesinden fazla yaşayan sistemler olarak yasal olarak korunmasını savunuyor. Bununla birlikte Türkiye artan su krizleri ve biyolojik çeşitlilik kaybıyla karşı karşıya olduğundan daha fazla kuruluşun sulak alanlar için bir ortaya gelmesi gerekiyor. Proje Meskeni Kooperatifi sivil toplum kuruluşlarını, akademik kurumları ve ilgili hükümet kuruluşlarını Sulak Alanların Hakları Üniversal Beyannamesi’ni onaylamaya ve bu hayati ekosistemleri korumak için somut adımlar atmaya davet ediyor.